1903 yılında Balıkesir’in Gönen ilçesinde dünyaya gelen Gönenli Mehmed Efendi‘nin tam adı Mehmet Öğütçü‘dür. İlk öğrenimini doğduğu ilçe olan Gönen’de tamamladıktan sonra 1920’li yıllarda İstanbul‘a gelen Gönenli Mehmed Efendi, Fatih Camii ders-i âmlarından Serezli Ahmet Şükrü Efendi‘nin rahle-i tedrisinden geçmiştir. Hıfzını ve tashih-i huruf derslerini tamamladıktan sonra, kıraat ilmini de yine Ahmet Şükrü Efendi’den okuyan Gönenli Mehmed Efendi, 1925 yılında icazet aldı ve daha sonra 1927 yılında imam hatip mektebinden mezun oldu. 1930 yılında Gönen Merkez Camii imam hatibi olarak hizmete başlayan Göenli Hoca, üç yıl sonra vatanî görevini yapmak üzere görevinden ayrılarak İstanbul’a geldi ve askerliğini yedek subay olarak yaptı.
Askerliğinden sonra bir daha memleketine dönmeyen Mehmed Efendi, görevine İstanbul’da devam etti. İstanbul’da sırasıyla Hacı Bayram Kaftani, Dülgerzade, Hacı Hasan, Sultanahmet Camii imam hatip bulundu. Sultanahmet Camii imam hatipliği görevini 1954’ten 1982 yılına kadar tam 28 yıl devam ettiren Gönenli Hoca aynı zamanda reis’ül kurra hafızı yani Kur’ânı yedi kıraat ve on rivayet üzerine okuyan icazet almış üstat hafızların duayeni, eğitimi sürdüren en tecrübeli üstadıydı.
Okumak için Anadolu’dan gelen fakir ve kimsesiz öğrencilerin İstanbul’da destek buldukları ilk eşiğin Gönenli Mehmed Efendi’nin olduğu çoğu talebesi tarafından dile getirilmiştir. İstanbul’un hemen hemen her semtindeki camii ve kurslarda okuyan öğrencilerin yiyecek, içecek ve giysilerini Gönenli Mehmed Efendi temin eder ve talebelerin ceplerine harçlıklarını koyarak öğrenim masraflarını karşılardı. Gönenli Mehmet Efendi öyle bir hocaydı ki talebelerin kirlenmiş giysilerini yıkamak üzere evine getiriyordu. Eşi valide sultan, talebelerin kirli giysilerini o dönemki şartlar yüzünden elinde yıkamak zorunda kalıyordu.
Hakk’ın rızasının halka hizmet etmekle kazanılacağına inanan Gönenli Mehmed Efendi insanları ferahlatan üslubuyla büyük kitleleri camilere çekmeyi başarmıştır. İnsanların kendisine gelmesini beklemez, kendisi onların mekânına giderdi. Düşünceleri ve kişiliğiyle bir ekol olan Gönenli Mehmed Efendi, sayısı haftada altmışı geçen vaazlarında az ve tesirli söz söylerdi. Kur’anı okumak, okutmak, yaşamak ve yaşatmak için beldeden beldeye koşan Gönenli Mehmed Efendi Kur’ân meclislerinin en önemli simasıydı.
Fakir ve muhtaçlara yönelik hizmetlerini Kızılay, Yeşilay gibi hayır kurumlarında da sürdürmüş olan bu vakıf insan kimseden bir şey talep etmeyip, kendisine verileni de halka ve öğrencilere dağıttı.
Abdurrahman Gürses ile bir hafızlık icazet merasiminde
Gönenli Mehmed Efendi hakkında onu tanıyan herkesin yaptığı ortak yorum şudur: “Gönenli Hoca mı? Onun gibisi bir daha zor gelir.” Kısacası Gönenli Hoca insanların kalbinde, klasik bir din adamından çok daha büyük, çok daha anlamlı bir yer edinmiştir. Gönenli Mehmed Efendi “Kolaylaştırın, güçleştirmeyin, müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” hadis-i şerifini hayatında en güzel bir şekilde uygulamıştır. O, “yükte hafif, sevapta ağır olanları götürmeye çalışacağız” diyerek insanları dinin emirlerini yerine getirmeye teşvik ederdi. Kendisi çok zeki bir insandı. Bir kez gördüğü bir insanı 40 yıl sonra görse tanırdı. Eğitime, özellikleanneliğin sorumluluğunu da düşünerek hanımların eğitimine büyük önem verirdi. 90 yaşında, iki taraftan koluna girilmiş güçlükle bir insan düşünün. Eşi kendisine soruyor: “Artık sohbet vermek için camii camii dolaşıp yorulmasanız?” Şu cevabı veriyor: “Belki cemaatime söylemeyip unuttuğum bir şey kalmıştır.”
Bereketli ve verimli bir ömür süren Gönenli Mehmed Efendi, 2 Ocak 1991 Çarşambagünü Hakk’ın rahmetine kavuştu. Cenazesi yurdun her yanından ve yurt dışından on binlerce kişi ve âlimlerin katılımıyla Fatih Camii‘nden kaldırıldı.